Afetlerin kısa ve uzun dönemde sosyal, fiziksel ve psikolojik etkileri olur. Toplum üzerindeki etkileri aylar hatta yıllar sürebilir.
Büyük depremlerden sonra depremzedelerin bina yakınlarına çadır kurması, düzensiz çadır topluluklarının oluşmasına neden olur.
Afet sonrası gıda, sağlık ve kıyafet gibi yardımların dağıtımında karmaşa oluşması, düzensiz yerleşimler, cenazelerin uzun süre dışarda kalması ve ortak tuvalet kullanımı sonucunda bulaşıcı hastalıklar artar.
Yetersiz beslenme, temiz suya erişimde zorluk, soğuk hava ve zorlu barınma koşulları ile birlikte birinci basamak sağlık hizmetlerindeki aksamalar sonucunda tifo, dizanteri, kolera, kızamık, bit, uyuz, mantar, solunum yolu enfeksiyonları (streptokok enfeksiyonları, influenza, SARS CoV-2 vb.) hastalıkların görülme riski artar.
Deprem Sonrası Sağlık Tedbirleri
Deprem sonrası bulaşıcı hastalık riskini azaltmak için:
Depremin olduğu bölgede sık görülen bir enfeksiyon hastalığı varsa hastalık sayısında artış ve salgın meydana gelebilir.
Örneğin çadırlarda kalabalık yaşam alanı, yetersiz beslenme, düşük bağışıklık sonucunda kızamık hızla yayılabilir. Zatürre ve kızamık özellikle çocuklar için hayati tehlike oluşturur. Bu nedenle soğuk zincir oluşturulup hemen kızamığa karşı aşılama başlatılmalıdır. Aksi takdirde ölümcül sonuçlar doğurabilir.
Pandemi ve olumsuz hava koşulları nedeniyle akut solunum yolu enfeksiyonu hızla yayılabilir; afet nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimin zorlaşması ile beslenme/barınma sorunları birleştiğinde solunum yolu enfeksiyonları artar.
Yenidoğan tetanosunun gelişmemesi için15-49 yaşları arasındaki tüm kadınlar doğum öncesi bakımın bir parçası olarak tetanosa karşı aşılanmalıdır. Sadece kadınlarda değil depremzedelerin tetanos aşısı için değerlendirilmesi gerekir.
Solunum yolu enfeksiyonlarının önüne geçebilmek için 65 yaş üzerindeki bireylere, grip yatkınlığı olanlara ve mevsimsel grip aşısı yaptırmamış gebelere grip aşısı yapılması gerekir.
Kronik akciğer hastalığı, diyabet, kalp hastalığı gibi kronik hastalığı olan bireylerde enfeksiyonun daha kolay ortaya çıkmasına ve ciddi sağlık sorunlara neden olabilir.
Özellikle su ve gıda hijyenindeki yetersizlikler, çöp ve atık alanlarının olmaması, tuvalet alanlarının ortak oluşu nedeniyle tifo, dizanteri, kolera gibi ishalli hastalıkların görülme sıklığı artar.
Kolerada bağırsak enfeksiyonu nedeniyle şiddetli ishal bulgusu oluşur. Kalabalık yaşam alanlarında, su ve kişisel hijyenin yetersiz olduğu alanlarda, kanalizasyon sistemi ile içme sularının karıştığı sel ve deprem gibi doğal afetlerde kolera salgını riski ciddi anlamda artar. Kolera, suya dışkı karışması sonucunda suyun doğrudan içilmesiyle ya da bulaştığı yiyeceklerin yenmesiyle bulaşabildiği gibi tokalaşma ile de bulaşabilir.
İshalli hastalıklarda yeterli sıvı alımının sağlanması için bilgilendirme yapılmalı, susuzluk belirtileri anlatılmalı, önlemler alınmalı, tuz ve su kaybı için ORS paketleri dağıtılmalı ya da ailelere nasıl hazırlanabileceği anlatılmalıdır.
Bulaşıcı hastalıkları önlemek için gerekli tedbirler
- Rutin bağışıklama hizmetlerine başlanması
- Uygun barınma ve beslenme koşullarının sağlanması
- Dezenfektan dağıtılması
- Maske kullanımının önerilmesi
- Birincil basamak sağlık hizmetlerinin verilebileceği birimlerinin kurulması (aşılama için son derece önemli)
- Kız çocukları, kadınlar ve gebelerin üreme sağlığı hizmetlerine acil erişiminin sağlanması
- Temiz ve güvenli su temini, atıklar, çöpler, tuvaletler, hayvan ölülerinin uygun şekilde toplanması çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerini gerçekleştirebilmek için kurumlar ile iş birliği içinde çalışılması gerekir.
Bu temel tedbirler depremlerin ardından temiz içme suyu sıkıntısı yaşanmaması, temek kişisel hijyene dikkat edilmesi ve el yıkama, bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması ve yayılmasını önlemek için önemlidir.
Deprem Sonrası Süreç
Deprem anında sarsıntı yaşanması, enkaz altında kalma, bireyin veya aile yakınlarının yaralanması, yaşam alanı ve yakınlarının kaybı gibi ani travmatik durumlar travma sonrası stres bozukluğuna neden olabilir.
Çoğu kişide travma sonrası stres bozukluğu ile ilgili semptomları günler, saatler hatta yıllar sonra ortaya çıkabilir. Depremzedelerin tepkileri; afetin boyutuna, yakınlarının kaybına ve bireysel faktörlere göre değişkenlik gösterebilir.
Travmanın ve yaşanan kaybın boyutu arttıkça bireylerin olayları çözümlemesi ve anlamlandırması zorlaşır. İşte bir afetzedenin geçtiği psikolojik süreçler;
Psikolojik şok dönemi: İlk 24 saat veya daha uzun sürer.
- Ani fizyolojik tepkiler, aşırı hassasiyet ve kısıtlanma hissi,
- Mantıklı düşünememe ve karar verememe sorunları,
- Unutkanlık ve odaklanma sorunları
- Halüsinasyon ve görünen her durumun gerçek dışı görünmesi (dissosiyasyon),
- Donuklaşma görülür.
Tepki dönemi: 2-6. Günden sonra;
- Duygusal karmaşalar (kaygı, öfke, sinirlilik, suçlama, güvensizlik, yalnız kalma korkusu)
- Titreme, bulantı, kardiyak sorunları (çarpıntı vs.) ve yerinde duramamak gibi bedensel tepkiler görülebilir.
Zihinsel işleme dönemi: İlk 1 haftanın sonunda oluşabilecek travmatik tepkiler görülür;
- Kaybedilen yakınlar için yas tutulur
- Depremle ilgili konuşulmaz
- Hafıza ve konsantrasyon sorunları oluşur
- Özlem ve üzüntü ve gibi duygular yoğun yaşanır
- İkili ilişkilerde öfke ve tartışma sık yaşanabilir
Yeniden Uyum Dönemi: Depremin üzerinden yeterince zaman geçmiştir ve birey normal yaşama yeniden uyum göstermeye başlar ve direnç yavaşlar. Duygusal durumda iyileşme gözlenir ve geleceğe yönelik planlar yapılmaya başlanır. Deprem zihni ilk zamanlardaki kadar meşgul etmez ve anıların bir parçası olur.
Travma sonrası stres bozukluğu tedavisi, bireysel ve sosyal psikolojik iyilik hali için ciddiye alınmalıdır. Tedavi sürecinde amaç, bireyin kaygılarını azaltmak, anıların tekrarlama sebeplerini bulmak, olayların sağlıklı işlemesine yardımcı olmak ve uykusuzluk gibi hayat kalitesini etkileyen durumların önüne geçmektir.